Wednesday, June 5, 2013

Is İstanbul United?


Kısa cevap EVET!

Biraz daha detaylandırmak gerekirse;
Gezi içinde olduğumuz haziran ayı itibarı her türlü direnişin bir çatısı haline gelmiştir.
Çok farklı öfkeleri, tepkileri ve protestoları olan insanları bir araya getirmiş, en uzlaşmaz gibi görünen ayrılıklarımız bile geride kalmış ve gerçek bir birleşme olmuştur.


Bu anlamda; Gezi artık politik görüşler üstü hatta ırklar, dinler üstü bir çatıdır.


Gezi'nin nasıl bir çatı olduğunun en güzel ifadelerinden biri geçtiğimiz günlerde Gezi'nin takımlar üstü bir olgu olduğunun İSTANBUL UNITED kavramı ile ifade edilmesi ile gerçekleşmiştir.
Logosu Galatasaray ve Fenerbaçe'nin logolarının bir karması olan renkleri ise tamamen Beşiktaş'ın renklerinden oluşan bu muazzam logo her şeyi çok net ifade edebilmektedir.  Bu arada renkler Beşiktaş'ın ancak taraftarı bunu fazlası ile hak etmiştir çünkü direniş Beşiktaş taraftarına çok şey borçludur.

Açıklamak gerekirse, direnişin çok kültürlü ve çok farklı kesimleri birleştiren bir çatı olması alsında polisin gözünde direnişin bir zaafiyeti olarak görüldü. Birlikte hareket etmeyi bilmeyen, daha önceden birbirini tanımayan bu insanları biraz şiddet ve biraz göz korkutma ile dağıtmak çok kolay olmalıydı.

Ancak Beşiktaş taraftarı tam da burada devreye girdi geniş gruplar halinde birlikte hareket etmeye alışkın biber gazına, göz yaşartıcıya alışkın gözünü budaktan sakınmayan bu sosyal hareket polise karşı duruşta ilk toplu direnişi göstermiş ve insanlara dağılmadan direnebileceklerini göstermiş. Adeta halkın gücünü halka tekrar hatırlatmıştır.

Ardından protestolar gün geçtikçe güçlendi, kalabalıklaştı, politik olarak doğru platforma oturdu, destek her geçen gün arttı tabii ki  ama ilk direniş yani polis müdahalesine karşı ilk kırılmayı engelleyen Beşiktaş taraftarıydı ve bu asla unutulmamalıdır, logodaki saygı duruşu da bundandır.

Taraftarın rolü 2010'ların en önemli politik hareketinde bu yüzden çok önemlidir ve dahası;
şimdi o taraftar hepimiz aynı taraftayız diyor. İşte artık buradan sonra kırılma çok zor ve bu büyüklükte bir birleşme aslında toplumun ne derece tepkili olduğu hakkında çok şey anlatıyor.

Daha önceki bir yazımda taraftarlığın bizim kültürümüzde ne kadar çok şey ifade ettiğini, hatta politikanın dahi ne kadar üzerinde olduğunu açıklamış ve bunun ülkemize ve ülkemiz siyasetine zararlarından bahsetmiştim.

Gezi gerçekten son dönemlerin en önemli politik hareketidir, daha doğru ifade ile apolitik bir neslin ilk ve en büyük politik tepkisidir. Genç nesil artık; parklarına, şehirlerine, ülkelerine dahası yaşam şekillerine müdahale istemediklerini olabilecek en net biçimde ifade etmiştir. Gezi protestocuları bunu ifade ederken öfkesinin boyutunu başka bir öfkeyle değil hoşgörü ile yapmıştır. Bildiğimiz en büyük ayrıştırıcı faktörleri, en büyük fanatikliklerimizi bir kenara bırakabileceğimizi göstererek ifade etmiştir ne kadar ciddi olduğunu....



Thursday, August 9, 2012

Türk Siyasetinde Yanlış Olan Ne


Taraftar Olmak Taraf Olmak Tarafsızlığı Kaybetmek

Biz bu ülkede her şeye aşırı duygusal yaklaşıyoruz.

Fenerbahçe'yi, Galatasara'yı destekler gibi, takım tutar gibi seçiyoruz-destekliyoruz,
siyasi partileri. Politik görüşleri...

Belki de en tehlikelisi taraftar gibi bakmak sosyal olgulara...

Takım tutmak aslında çok başka bir olgudur takımınızı çocukken seçer, sever her ne yaparsa yapsın desteklersiniz amaç budur zaten. Hiç bir takım  her sene şampiyon olmaz, öyle olsa o bir lig olmaz, dolayısıyla bizin takımımız da kaybeder, bazen kötü yenilir, hata yapar ama yenilse de yanlış taktikle oynasa da destekleriz onu yanlış yaptığını bile bile çünkü takım tutmak tam olarak budur!

Ancak siyasi partiler için durum farklıdır, yanlış yaptını anladığımız anda ya da fark edebiliyorsak yanlışı yapmadan önce onu uyarmalı, sesimizi çıkartmalıyız, eğer yaptığı bir yanlışı önleyemiyorsak o zaman desteğimizi kesmeli ve yapılan yanlışı gören başka liderleri dinlemeli ve desteğimizi doğruyu gören liderlere vermeliyiz. Desteklediğimiz siyasi partiye hiçbir şey borçlu değilsiniz ya da bir kez ya da birden fazla kez desteklediniz diye sonsuza kadar desteklemek zorunda, hatalarına ortak olmak zorunda değilsiniz.

Ama biz bir kez desteklemeye başladığımız partinin ne yaptığına değil diğer partilere göre durumuna bakıyoruz. Sanki o takımımızmış  gibi sanki ne olursa olsun onu desteklemeliymişiz gibi, yanlışlar içinde de olsa tek derdimiz onun kazanması "öteki"nin değil. Diğer partinin ne söylediğine, ne istediğine bakmıyoruz. Bize göre "o" sadece diğer takım ve işte tam da bu bu ülkede seçmenin yanlışı.Bu durum bu ülkede siyasetin yanlışı. Bir siyasi partinin taraftarı olmak....


Saturday, July 9, 2011

Alışveriş, tüketim, beslenme, ulaşım tüm bunların içinde Ahlakı aramak


Bu saçma sapan tüketim toplumunun, saçma sapan yapısı içinde ahlaklı tüketici olma uğraşı biraz
güldürüyor insanı,

Farklı çöp tenekeleri falan, kağıt çöpe atmamaya çalışanlar v.b. ....